كَأَنَّهُمْ حُمُرٌ مُسْتَنْفِرَةٌ |
ARAPÇA LATİN |
Ke ennehum humurun mustenfireth(mustenfiretun). |
|
DİYANET İŞLERİ |
(50-51) Onlar sanki arslandan kaçan yaban eşekleridirler. |
|
DİYANET VAKFI |
(49-51) Böyle iken onlara ne oluyor ki, âdeta arslandan ürküp kaçan yaban eşekleri gibi (hâla) öğütten yüz çeviriyorlar? |
|
ELMALILI SADE |
Sanki ürkmüş yaban eşekleri, |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
(50-52) Sanki onlar, arslanlardan ürkerek firar etmiş yaban eşekleridir. Yok, onlardan her biri diler ki kendisine neşredilmiş sahifeler verilmiş olsun. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Yaban eşekleri gibidirler. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Sanki yabâni eşeklerdir onlar da. |
|
İBN-İ KESİR |
Ürkek yaban eşekleri gibi; |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Sanki onlar, ürkmüş yaban eşekleri gibidirler; |
|
BEKİR SADAK |
(50-51) Arslandan urkerek kacan yabani merkeplere benzerler. |
|
CELAL YILDIRIM |
(50-51) Aslandan kaçan ürkek yaban eşekleri gibi.. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
(50-51) Sanki onlar arslandan ürküb kaçan vahşî eşeklerdir! |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Sanki ürkmüş yaban eşekleri; |
|
ALİ BULAÇ |
Sanki onlar, ürkmüş yaban eşekleri gibidirler; |
|